Fosil yakıtları biyoyakıtlarla, yenilenebilir organik malzemelerden üretilen yakıtlar ile değiştirmek, geleneksel ve sera gazı kirletici emisyonları, tükenebilir kaynak tükenmesi ve istikrarsız yabancı tedarikçilere bağımlılık dahil olmak üzere fosil yakıt üretiminin ve kullanımının birçok istenmeyen yönlerini azaltma potansiyeline sahiptir. Diğer taraftan birçok biyoyakıt hammaddesi, toprak, su ve diğer kaynaklar gerektirir ve araştırmalar biyoyakıt üretiminin bir takım istenmeyen etkilere neden olabileceğini ortaya koymaktadır.
Potansiyel dezavantajlar, sera gazı emisyonlarını, su kaynakları üzerindeki baskıyı, hava ve su kirliliğini ve artan gıda maliyetlerini artıracak arazi kullanım modellerinde yapılan değişiklikleri içerir. Aslında kullanılan hammaddeye ve üretim sürecine bağlı olarak biyoyakıtlar, enerji eşdeğeri bazında bazı fosil yakıtlardan daha fazla sera gazı yayabilir. Ayrıca biyoyakıtlar fosil yakıtlarla ekonomik olarak rekabet edebilmek için, sübvansiyonlara ve başka piyasa müdahalelerine ihtiyaç duymaktadır, bu da ekonomi için yük olabilir.
Birinci nesil biyoyakıtlar, şeker kamışı, şeker pancarı, mısır, sorgum, soya fasulyesi, kanola ve hayvansal yağlardan elde edilmiştir. Şeker ve nişasta bitkileri, etanol, bütanol ve propanol dahil olmak üzere biyoalkoller oluşturmak için bir fermantasyon işlemiyle dönüştürülür. Yağlar ve hayvansal ise yağlar işlenerek biyodizele dönüştürülür.
Etanol en yaygın kullanılan biyoalkol yakıtıdır. Çoğu araç, yüzde 10’a kadar etanol içeren benzin-etanol karışımlarını kullanır. Esnek yakıtlı araçlar, yüzde 85’e kadar etanol içeren benzin-etanol karışımı olan E85’i kullanır
İkinci nesil biyoyakıtlar veya selülozik biyoyakıtlar, gıda dışı mahsullerden elde edilen selülozdan ve mısır koçanı, saman, odun ve odun yan ürünleri gibi atık biyokütleden yapılır.
Üçüncü nesil biyoyakıtlar, hammadde olarak algleri kullanır.
Bütün bu biyoyakıt türlerinin gerekliliklerini ve test yöntemlerini içeren, başta Amerikan Test ve Malzeme Kuruluşu (ASTM) olmak üzere birçok uluslararası kuruluş tarafından standartlar geliştirilmektedir.
Aynı zamanda Amerikan Çevre Koruma Kurumu (EPA) tarafından birtakım düzenlemeler yayınlanmaktadır.
Kuruluşumuz, bilim ve teknoloji alanında dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip eden ve sürekli kendini geliştiren güçlü bir çalışan kadrosuna sahiptir. İşletmelere verilen enerji gözetim hizmetleri arasında, biyoyakıtlar için ASTM ve EPA test hizmetleri de bulunmaktadır.
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik politikaları, uluslararası pazarda firmanın tanınırlığını ve itibarı artırır.
Enerji tasarrufu sağlayan çözümler, iş yerinde çalışanların daha sağlıklı bir ortamda çalışmasını sağlar, bu da motivasyonu artırır.
Enerji kaynaklarının yönetimi, ilgili yasal düzenlemelere uyum sağlamak için gereklidir ve hukuki sorunları önler.
Enerji kaynakları yönetimi, sistematik bir kalite yönetimi yaklaşımıyla daha verimli hale gelir, süreçlerdeki hatalar minimize edilir.
Enerji yönetimi risklerini etkili bir şekilde azaltarak, enerji tedarikinde yaşanacak olası krizlere karşı daha hazırlıklı olunur.
Enerji kaynaklarının etkin kullanımı, firmaların daha düşük maliyetle üretim yapmalarını sağlar, bu da rekabet avantajı sunar.
Profesyonel gelişiminize destek olmak ve kariyer hedeflerinize ulaşmanız için yanınızdayız. Detaylı bilgi almak ve süreç hakkında rehberlik almak için bizimle iletişime geçin.
Sertifika Başvurusu