Petrol / gaz geliştirme, madencilik, enerji santralleri, barajlar ve bunlar gibi büyük ölçekli kalkınma projeleri genellikle doğal çevre ve yerel topluluklar üzerinde önemli olumsuz etkiler içerir.
Ekvator prensipleri ilk olarak 2003 yılında formüle edilmiş, 2006 yılında ise Uluslararası Finans Kurumu (IFC) performans standartlarına uyum sağlamak için revize edilmiştir. 2013 yılında ise IFC performans standartlarının daha fazla revize edilmesi ve çevresel ve sosyal risk yönetiminin güçlendirilmesi ihtiyacı ile birlikte Ekvator prensipleri üçüncü kez revize edilmiştir. En son olarak, uluslararası trendler göz önünde bulundurularak 2019 yılında dördüncü revizyon yapılmıştır. Bu son güncelleme daha geniş bir işlem yelpazesi için geçerlidir ve iklim değişikliği ve insan hakları gibi daha fazla çevresel ve sosyal değerlendirme gerektirir.
Ekvator prensipleri, büyük ölçekli geliştirme veya inşaat projelerinin doğal çevre ve etkilenen topluluklar üzerindeki ilgili potansiyel etkilerinin uygun şekilde dikkate almasını sağlamak için finans kurumları tarafından benimsenen bir dizi gönüllü kılavuzdur.
Ekvator prensipleri küresel olarak ve tüm endüstri sektörleri için geçerlidir.
Kirliliğin önlenmesi, doğal çevrenin korunması ve yerel sakinlerin ve işçilerin insan haklarının korunmasına ilişkin standartları özetleyen IFC performans standartları şu maddelerden oluşur.
Kısaca Ekvator prensipleri, proje finansmanında çevresel ve sosyal riskleri belirlemek, değerlendirmek ve yönetmek için finansal kuruluşlar tarafından benimsenen bir risk yönetimi çerçevesidir. Öncelikle, sorumlu risk karar verme sürecini desteklemek için gereken özen için asgari bir standart sağlamayı amaçlamaktadır.
Kuruluşumuz, bilim ve teknoloji alanında dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip eden ve sürekli kendini geliştiren güçlü bir çalışan kadrosuna sahiptir. İşletmelere verilen enerji gözetim hizmetleri arasında, alternatif yakıtlar için Ekvator prensipleri bağımsız inceleme hizmetleri de bulunmaktadır.
Enerji kaynaklarının etkin kullanımı, firmaların daha düşük maliyetle üretim yapmalarını sağlar, bu da rekabet avantajı sunar.
Enerji kaynaklarının doğru yönetimi, enerji tedarikindeki kesintileri azaltarak müşteri memnuniyetini artırır.
Enerji kaynakları yönetimi, sistematik bir kalite yönetimi yaklaşımıyla daha verimli hale gelir, süreçlerdeki hatalar minimize edilir.
Enerji verimliliği artırıldıkça işletmeler daha az enerji harcayarak maliyetleri düşürür ve kârlılığını artırır.
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik politikaları, uluslararası pazarda firmanın tanınırlığını ve itibarı artırır.
Enerji kaynaklarının yönetimi, ilgili yasal düzenlemelere uyum sağlamak için gereklidir ve hukuki sorunları önler.
Profesyonel gelişiminize destek olmak ve kariyer hedeflerinize ulaşmanız için yanınızdayız. Detaylı bilgi almak ve süreç hakkında rehberlik almak için bizimle iletişime geçin.
Sertifika Başvurusu