Genel olarak tarımsal faaliyetlerde zararlıları kontrol altına almak için pestisitler kullanılmaktadır. Birer sentetik kimyasal bileşik olan pestisitlerin başında, herbisitler, böcek öldürücüler, mantar öldürücüler ve kemirgen öldürücüler bulunmaktadır. 1970’li yıllarda, nüfusun ve gıda üretimine duyulan ihtiyacın artması ile birlikte, pestisit kullanımı da küresel boyutta çok büyük miktarlara ulaşmıştır. Böcek öldürücüler, dünya tarım kimyası pazarının neredeyse üçte birini oluşturmaktadır. Mekanizasyon, monokültür, aşırı gübreleme ve aşırı pestisit kullanımı, sonunda çevre kirliliğine neden olmuştur. Bu kirliliğin sonuçları, toprak çölleşmesi, vahşi yaşam ölümleri, biyolojik çeşitliliğin azalması ve tatlı su kaynaklarının azalmaya başlamasıdır.
Pestisitlerin bir kısmı oldukça zehirlidir ve çiftçilerde kronik hastalıklar gelişmeye başlamıştır. Son yıllarda, birçok kalıcı pestisit yasaklanmış veya kısıtlanmıştır. Entegre pestisit yönetimi, gübre kullanımındaki değişiklikler ve daha az toksik içeren yeni pestisitler, çevreye verilen zararı önemli ölçüde azaltmıştır.
Pestisitlerin ekosistemler ve özellikle yaban hayatı üzerindeki ekotoksikolojik sonuçlarına yönelik araştırmalar hala sürmektedir. Bu sorunu aşmak için, pestisit kullanımının ekolojik risk değerlendirmeleri yapılmakta ve olumsuz etkileri azaltmaya yönelik önlemler alınmaktadır.
Herbisitler ve genel olarak pestisitler ile ilgili toksikolojik çalışmalar sonunda, çok sayıda eski pestisit yasaklanmış, kısıtlanmış veya daha az toksik ve daha az kalıcı olanla tamamen değiştirilmiştir. Yeni üretilen herbisitler, zararlı bitki öldürücü kimyasallar, çok daha etkilidir, kalıcı değildir, kalıntıları çok çabuk parçalanır ve çiftçiler için daha az toksiktir. Ayrıca, kalıntıları ürün üzerinde kalmaz, bu da insan tüketimi için ürünü daha güvenli hale getirir.
Pestisitler, su kirliliğinin başlıca nedenidir. Son yıllarda ekoloji ve ekotoksikoloji alanları geliştikçe, pestisitlerin ekosistemlerdeki ve özellikle biyotik ve abiyotik bileşenleri üzerindeki etkilerine yönelik çalışmalar çoğalmıştır. Sucul habitatlar, tarımsal atık sular ve yüzey suları ile pestisit aldığında, ekosistemin biyotik bileşenlerinin işlevi önemli ölçüde bozulmaktadır. Son yıllarda yapılan ekotoksikolojik çalışmalarının ana hedefi, pestisitlerin ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerini, popülasyon dinamiklerini, tür çeşitliliğini, üretkenlik ve abiyotik koşullar dahil olmak üzere belirlemektir.
Yıllardır çok geniş bir yelpazede gerçekleştirdiği test, ölçüm, analiz ve değerlendirme çalışmaları ile her sektörden işletmelere destek olmaya çalışan kuruluşumuz, eğitimli ve uzman bir kadro ve gelişmiş teknolojik donanımı ile, kimyasal maddeler ölçüm ve test hizmetleri çerçevesinde, herbisitler, ekotoksikoloji çalışmaları hizmetleri de vermektedir.
Kimyasal testler, sektördeki yeni güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için yenilikçi çözümler geliştirilmesine olanak tanır.
Kimyasal testler, sektör genelindeki güvenlik ve kalite standartlarının belirlenmesinde önemli rol oynar.
Kimyasal maddelerin doğru şekilde test edilmesi, gıda ürünlerinin güvenliğini artırarak tüketicilere sağlıklı ürünler sunar.
Global test standartlarına uygunluk, ürünlerin dünya çapında kabul görmesini sağlar ve markanın uluslararası tanınırlığını artırır.
Güvenlik ve kalite açısından test edilmiş kimyasal maddeler, markanın güvenilirliğini artırarak değerini yükseltir.
Kimyasal testler, hatalı ürünlerin piyasaya sürülmesini engelleyerek gereksiz maliyetleri ortadan kaldırır.
Profesyonel gelişiminize destek olmak ve kariyer hedeflerinize ulaşmanız için yanınızdayız. Detaylı bilgi almak ve süreç hakkında rehberlik almak için bizimle iletişime geçin.
Sertifika Başvurusu