Yeraltı su kaynakları, tarımsal yoğunlaşma, kentleşme ve nüfus artışının etkilerinden kaynaklanan birçok tehditle karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Küresel bir yeraltı suyu kalite değerlendirmesi yapılırken şu üç temel tehdit dikkate alınmaktadır: antropojenik kirleticiler, doğal olarak oluşan kirleticiler ve iklim değişikliği.
Mevcut yeraltı suyu çekimi, tüm içme suyu ihtiyacının neredeyse yarısını temsil etmektedir. Sulamada tüketim amaçlı kullanımın yüzde 43’ünü sağlamak için küresel olarak çekilen toplam tatlı suyun ise yüzde 26’sını temsil etmektedir. Yeraltı suyu önemli bir küresel kaynaktır ve buzullar dışında en büyük tatlı su deposunu sağlamaktadır.
Ancak insan kaynaklı kirleticiler ve antropojenik faaliyetlerle yeraltı suyu kirliliği artmaktadır. Bunlar arasında tuzluluk, nitrat kirliliği, mikrobiyolojik kontaminasyon ile üreyen kirleticiler, pestisitler, susuz faz sıvıları ve gittikçe büyüne ve endişe kaynağı olan organik kirleticiler “maktadır.
Arsenik ve florür, en dikkate değer doğal yoldan oluşan kirleticilerden ikisidir. Ancak demir, manganez, krom, uranyum, radyum ve radon gibi radyonüklidler de mevcuttur ve ciddi bir risk oluşturmaktadır.
Yükselen deniz seviyeleri, kıyı taşkınları ve hızlandırılmış deniz suyu girişi yoluyla kıyıdaki yeraltı suyu kaynakları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğundan, bir yeraltı suyu kalitesi değerlendirmesi yapılırken iklim değişikliğinin etkileri göz önünde bulundurulmalıdır.
Benzin, yağ, yol tuzları ve kimyasallar gibi insan yapımı ürünlerin yeraltı suyuna karışarak güvenli ve insan kullanımına uygun olmayan bir hale gelmesine neden olduğunda yeraltı suyu kirlenmesi meydana gelir. Toprağın yüzeyindeki malzemeler toprakta hareket edebilir ve yeraltı sularına karışabilir. Örneğin, pestisitler ve gübreler zamanla yeraltı su kaynaklarına girebilir. Yol tuzu, maden sahalarından çıkan zehirli maddeler ve kullanılmış motor yağı da yeraltı sularına sızabilir. Ayrıca, septik tanklardan ve yeraltı depolama tanklarından ve sızdıran düzenli depolama alanlarından gelen işlenmemiş atıkların ve zehirli kimyasalların yeraltı sularını kirletmesi mümkündür.
Kuruluşumuz, bilim ve teknoloji alanında dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip eden ve sürekli kendini geliştiren güçlü bir çalışan kadrosuna sahiptir. İşletmelere verilen proje risk değerlendirme hizmetleri arasında risk değerlendirmesi ve yönetimi kapsamında yeraltı suları kaynak riski belirleme hizmetleri de bulunmaktadır.
Risk değerlendirmesi, çevresel ve sosyal riskleri dikkate alarak projelerin daha sürdürülebilir hale gelmesini sağlar. Bu, çevreye duyarlı çözümler geliştirilmesine yardımcı olur.
Riskleri etkin bir şekilde yöneten projeler, firmaların piyasada güçlü bir rekabet avantajı elde etmesine yardımcı olur. Projelerdeki belirsizliklerin en aza indirilmesi, güven oluşturur.
Proje risklerinin profesyonel bir şekilde değerlendirilmesi, firmanın global projelerde tanınırlığını artırır ve uluslararası düzeyde güven kazanmasına yardımcı olur.
Risklerin doğru şekilde değerlendirilmesi ve yönetilmesi, çalışanların daha güvenli ve öngörülebilir bir ortamda çalışmalarını sağlar, bu da motivasyonlarını artırır.
Risk değerlendirmesi hizmetleri, risklere karşı yenilikçi çözümler geliştirilmesine yardımcı olur, bu da projelerin daha verimli ve başarılı bir şekilde ilerlemesini sağlar.
Proje risk değerlendirmesi, potansiyel riskleri önceden tespit ederek, süreçlerin kalitesini güvence altına alır. Bu, projede kalite kontrolünün daha etkili bir şekilde yapılmasını sağlar.
Profesyonel gelişiminize destek olmak ve kariyer hedeflerinize ulaşmanız için yanınızdayız. Detaylı bilgi almak ve süreç hakkında rehberlik almak için bizimle iletişime geçin.
Sertifika Başvurusu